Mezarlıkta kendimizi neden bir sanat galerisinde gibi hissedelim?

Belkıs İbrahimhakkıoğlu: “Mezarlıklarda tantanaya gerek yok. Günün sonunda mezar başına gidip dua edeceğiz. Gözümüzü sağa sola kaydıracak, aşırı yorumlanmış ve yorucu tasarımlardan kaçınmak gerekir. Yunus Emre’nin “Başları ucunda hece taşları / Ne söylerler, ne bir haber verirler” mısralarıyla ebediyeti fısıldayan mezarlarla bütünleşiriz ancak.”

Geçtiğimiz aylarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi “İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması” adı altında bir yarışma düzenledi. Amaç, İstanbul’un kültürel kimliğine önemli katkılarda bulunmuş kıymetli şahsiyetler için mezarlar tasarlamak. Bu minvalde Neyzen Tevfik’ten Lefter Küçükandonyadis’e, Hilmi Ziya Ülken’den Elmalılı Hamdi Yazır’a, Adile Naşit’ten Ahmet Mete Işıkara’ya kadar sadece İstanbul değil Türkiye’nin ortak değeri olan şahsiyetler için mezar tasarımları yarıştı. Yarışma 2020 yılı Aralık ayında tamamlandı. Peki acaba maksat hasıl oldu mu? Ortaya çıkan mezar tasarımları bazı soruları da beraberinde getirdi. Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu ile mezar tasarımının makul sınırları hakkında konuştuk.

Bu guzel röportajın devamı için…

Röportaj: Faruk Yaslıçimen / İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi 05.02.2021

https://www.star.com.tr/acik-gorus/mezarlikta-kendimizi-neden-bir-sanat-galerisinde-gibi-hissedelim-haber-1607560/

[st_tag_cloud]